× Anasayfa Çalışma Alanları Makaleler İletişim




0553 223 83 90 info@avahmetakyuz.com

Tarım Arazilerinin Mirasçılar Arasında Paylaşılması

Tarım Arazilerinin Mirasçılar Arasında Paylaşılması


Daha önceleri tarımsal taşınmazlar için Türk Medeni Kanununun 657. maddesine göre "gelir değeri”ne göre işlem yapılarak özgüleme yapılacağı hususu düzenlemişti. Ancak bu düzenleme ile ilgili herhangi bir uygulamaya rastlanılmadığı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tespit edilmiştir. Dolayısıyla; 5403 sayılı yasada gerçekleştirilen değişiklik öncesi tarım arazilerinin mirasçılar arasında bölüşülmesi miras hukuku genel hükümlere göre yapılmaktaydı.

Yurdumuzda tarım yapılan arazilerin parsel büyüklükleri; başta mirasçılar arasında yapılan arazi paylaşımı veya ticari amaçlı arazi satışlarından kaynaklanan bölünme olmak üzere çeşitli nedenlerde küçülmekte ve ekonomik olmaktan çıkmaktadır. Küçülen parsellerde ileri tarım teknolojileri ve girdilerinin kullanılması zor veya ekonomik olmadığından ötürü çoğu zaman kaynak israfı ve arazi bozulması sürecinin hızlanarak artmasının nedeni yine küçülen parsellerde yapılan yoğun tarımsal faaliyetlerdir. İleri teknolojilerin tarımsal üretimde kullanılması ve tarımsal işletmenin sahip olduğu tarımsal arazi parsellerinin yeter büyüklükte olması işletme ekonomisine büyük katkı sağlayacağı inancı yasal düzenlemelere yönelik yeni düzenlemeleri de beraberinde getirdi. Tarım işletmesi olarak kullanılan arazi ve buna bağlı eşcar ve sair işletme muhteviyatının şüyuuna ilişkin kanun koyucu ayrıntılı düzenlemelere yer vermiştir.

5403 sayılı yasa anlamında kanun koyucu mülkiyet hakkına ilişkin malikin hak ve yetkilerine pek çok kısıtlama getirmiştir. Anılan yasanın getirdiği bir diğer yenilik ise Türk Medeni Kanunu’ndan ayrı olarak yeni bir önalım hakkı çeşidi olarak hisse satışında sınırdaş tarımsal arazi maliklerine tanınan haklardır. Bu makale kapsamında 5403 sayılı yasaya 6537 sayılı yasa ile getirilen mirasçılar arasında tarım arazilerinin paylaştırılması hususu incelenecektir.

 

5403 SAYILI YASAYA GÖRE MİRASIN PAYLAŞIMI

 

1) TMK m.651 Anlamında 5403 SY’da Öngörülen Paylaşma Kuralları

 

Değerinde önemli azalma olmadan bölünemeyen tereke malı, bütün olarak mirasçılardan birine özgülenir.” diyen TMK m.651 lafzı ile genel kanun-özel kanun arasındaki bağlantıyı sağlamak isteyen kanun koyucu gerek ehil mirasçı kavramı gerekse yeter gelirli tarımsal arazi tanımlamaları üzerinden kamusal menfaatin yüksek olduğu tarım hukukuna ilişkin düzenlemelerini paylaşma kurallarını yeniden düzenlemek istemiş ve bunu da yaparken açıkça evvelden gelen kanun yapma tecrübesinden faydalanmak istemiştir. Kanun koyucu bölünememe durumuna alternatif çözüm yollarına bu şekilde tahdidi sınırlar çekmiştir.

5403 sayılı yasanın 8/B maddesi mirasa konu ancak “yeter gelirli tarımsal arazi”lerde mülkiyetin devredilebileceğinden bahsetmiş olup mirasa konu olan tarım arazilerinin devir işlemleri, murisin ölümü tarihinden itibaren bir yıl içerisinde tamamlanması gerekmektedir. Bir yıl içinde tamamlanmaması durumunda, Kanunun 8/Ç maddesi hükümleri kapsamında Bakanlık tarafından mirasçılara Kanun hükümlerinin uygulanması için bildirim gönderilerek üç ay ek süre verilir. Bu süre bildirimin son varise ulaştığı tarihten itibaren başlar. Bu süre sonunda da devir işlemlerinin tamamlanmaması durumunda, Bakanlık mirasa konu tarımsal arazilerin devri için Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde resen dava açabilir. Ayrıca, Kanun gereği verilen süreler içinde mirasçıların her biri yetkili Sulh Hukuk Mahkemesinde paylaşımla ilgili dava açabilir.

Devir işlemlerinin yapılması için Kanun gereği verilen bir yıllık ve üç aylık süreler içerisinde veya bu süreler tamamlandıktan sonra da, Kanunun 8/C maddesinin ikinci fıkrası veya 8/Ç maddesinin birinci fıkrasında ön görülen davaların açılmaması durumunda da, mirasçılar Kanun hükümlerine uygun olarak mülkiyet devri yapabilirler.

Kanun miras paylaşımına konu tarımsal arazilerin kişisel yetenek ve durumları göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilen “ehil mirasçı” ya “tarımsal gelir değeri” üzerinden devrini esas almaktadır. Tarımsal arazilerin “yeter gelirli tarımsal arazi” sınırının altında bölünemeyeceğini belirleyen kanun, bölüşümün gerçekleştirilmesi esnasında tarımsal arazini değerinin arazinin “tarımsal gelir değeri” üzerinden hesaplanacağını belirlemiştir.

            5403 sayılı yasaya 6537 sayılı yasa ile eklenen 8/C maddesine göre mirasçılar tarımsal arazilerin:

a) Bir mirasçıya veya yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini karşılaması durumunda birden fazla mirasçıya devrini,

b) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 373 üncü ve devamı maddelerine göre kuracakları aile malları ortaklığına veya kazanç paylı aile malları ortaklığına devrini,

c) Mirasçıların tamamının miras payı oranında hissedarı oldukları 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuracakları limited şirkete devrini,

ç) Mülkiyetin üçüncü kişilere devrini

 

kararlaştırabilirler. Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, mirasçılardan her biri yetkili sulh hukuk mahkemesi nezdinde dava açabilir. Mirasçılar ve mahkeme 5403 sayılı yasanın 8/C maddesine aykırı olarak paylaşımı gerçekleştiremez. 6537 sayılı kanunun getirdiği en büyük değişikliklerden biri de tarım arazilerinde miras paylaşımının sermayesi paylara bölünmüş bir limited şirket kurarak gerçekleştirilmesinin önünün açılmasıdır. 8/C maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükmü gereğince mirasçılar arasında limited şirket kurulması hâlinde yeter gelirli tarımsal araziler için gerekli olan taşınırlar ve sıkı şekilde bağlı olan yan sınai işletme de şirket mal varlığına dâhil edilir. Türk Ticaret Kanununda yer alan limited şirket kurulmasına ilişkin sermaye ve diğer şartlar, 8/C maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gereğince kurulacak limited şirketler için aranmaz.

 

2) 5403 Sayılı Yasa’nın Anlaşılması Bakımından

 

Paylaşıma İlişkin Temel Kavramlar

 Tarım arazisi: Toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup, hâlihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen arazileri ifade eder. Arazinin niteliğinin belirlenmesi açısından yalnızca keşif ve bilirkişi raporunun alınması yeterli olmayıp aynı zamanda ilgili kurum ve kuruluşlarla da gerekli yazışmaların yapılıp arazinin gerçek niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir.

Asgari tarımsal arazi büyüklüğü: Üretim faaliyet ve girdileri rasyonel ve ekonomik olarak kullanıldığı takdirde, bir tarımsal arazide elde edilen verimliliğin, söz konusu tarımsal arazinin daha fazla küçülmesi hâlinde elde edilemeyeceği Bakanlıkça belirlenen en küçük tarımsal parsel büyüklüğünü,

Yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü: Bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak il ve ilçelerin ekli (1) sayılı listede belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini,

Yan sınai işletme: Yeter gelirli tarımsal arazilere ait ürün depolama, koruma, işleme ve pazarlama gibi faaliyetlere yönelik tesisleri,

İfade eder. Tarımsal arazi kavramı en geniş anlamıyla arazinin tarımsal anlamda kullanılması ile oluşan arazidir. Tarımsal arazi sınıflandırması sonucu oluşan farklı türdeki tarım arazilerde yeter gelirli tarımsal arazinin belirlenmesi ekonomik bütünlük, yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü, asgari tarımsal arazi büyüklüğü ve arazi sınıfları arasındaki dönüştürme katsayılarını da dikkate alınarak bakanlık il/ilçe müdürlüklerince belirlenir.

 

Paylaşıma İlişkin Kuralların Zaman Bakımından Uygulanması

5403 S.Y. Geçici m.5 “Bu maddenin yayımı tarihinde() mirasçılar arasında henüz paylaşımı yapılmamış tarımsal arazilerin devir işlemleri, bu maddeyi ihdas eden Kanundan önceki kanun hükümlerine göre tamamlanır. Bu maddenin yayımı tarihinden önce tarımsal arazilerin paylaşımına ilişkin olarak açılmış ve hâlen devam etmekte olan davalarda, bu maddeyi ihdas eden Kanundan önceki kanun hükümleri uygulanır.” demek suretiyle tarım arazilerinin mirasçılar arasında bölünmesine ilişkin m.8 vd. hükümlerinin ne zamandan itibaren uygulanması gerektiğini açıklamıştır.

 

Paylaştırma Davasının Açılmasında Husumet, Süre ve Yöntem

a) Husumet Bakımından

 

  • Mirasçılar Tarafından Davanın Yöneltilmesi

Yukarıda açıklamalardan anlaşılacağı üzere 6537 sayılı yasa, 5403 sayılı yasaya uygun olmak üzere miras paylaşımının kanunda geçen süreler geçirildikten sonra da yapılmasına onay vermiştir. Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, mirasçılardan her biri yetkili sulh hukuk mahkemesi nezdinde dava açabilir. Kanun mirasçılar arasındaki paylaşıma ilişkin anlaşmanın bir yıl içerisinde neticelendirilmesini istemiştir. Bu süre geçtikten sonra da kanuna uygun olmak şartı ile paylaşıma onay verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan dava bakımından mirasçıların 6100 sayılı yasa m.59’a göre elbirliği mülkiyetinden kaynaklanan zorunlu dava arkadaşlığı söz konusudur. Açılan dava bakımından tüm mirasçıların, atanmış mirasçılarla birlikte, davaya dahil edilip taraf sıfatının sağlaması gerekmektedir. Mirasın paylaştırılması davası bir ortaklığın giderilmesi davası olup tarafların ileri sürdüğü deliller ve tarafların talepleri üzerinden götürülür. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdiği delilleri toplayıp değerlendirerek karar vermesi gerekir.

 

  • Yapılan Bildirim Üzerine Bakanlıkça Yapılan Davet ya da Davanın Açılması

Yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin 8/B maddesinde belirtilen sürede devredilmediğinin kamu kurum veya kuruluşları ile finans kurumları tarafından öğrenilmesi hâlinde, durum, bu kurum veya kuruluşlar tarafından derhâl Bakanlığa bildirilir. Bakanlık bu Kanun hükümlerinin uygulanması için mirasçılara üç ay süre verir. Bu süre bildirimin son varise ulaştığı tarihten itibaren başlar. Verilen süre sonunda devir olmaması hâlinde, Bakanlık resen veya bildirim üzerine bu yerlerin istemde bulunan ehil mirasçıya, ehil mirasçı olmaması durumunda en fazla teklifi veren istekli mirasçıya devri, aksi hâlde üçüncü kişilere satılması için ilgili Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açabilir.

Kamu kurum ve kuruluşları ile finansal kurumların ifrazı yapılmamış tarım arazisinden haberdar olmaları durumunda bakanlığa bildirimde bulunma yükümlülüğü getirmiştir. Bakanlık bu durumda mirasçıların talepte bulunarak dava açabilmeleri son olarak ek üç aylık süre verir. Bu süreye uymayan mirasçılar bakımından bakanlık dava açmaya yetkilidir. Bakanlık bakımından açılan davada husumet ileri sürülebilmesi mümkün değildir. Bakanlık davada sadece ilgilidir.

Mirasçılara verilen üç ayık süreye rağmen mirasın paylaştırılmasına ilişkin davanın açılmaması durumunda kanun bakanlık tarafından açılan davanın “bu yerlerin istemde bulunan ehil mirasçıya, ehil mirasçı olmaması durumunda en fazla teklifi veren istekli mirasçıya devri, aksi hâlde üçüncü kişilere satılması için” sınırlı sebeplere dayanılarak açılabileceğinden bahsetmiştir. Bakanlığın dava açma konusunda sınırlı yetkisinin olmasının mirasçıların karşı dava ve talep haklarını sonlandırmayacağı kanaati tarafımda hasıl olmuştur. Anayasa’nın 35. Maddesinde güvence altına alınan miras edinme ve mülkiyet hakkının bu şekilde sınırlandırılması Anayasa'nın 44. maddesiyle Devlete, tarım topraklarının korunması ve geliştirilmesi ödevinin bulunması ve bu amaçla, tarımsal arazileri gruplandırma ve bunların büyüklüğünü belirleme yetkisiyle ve Anayasa’nın 13. Maddesindeki vd. hükümleri lafzı ve ruhu ile de bağdaşmayacaktır.

 

b) Süre Bakımından

Gerek mirasçılar gerekse bakanlığın verdiği ek süre ve bildirime rağmen davanın açılması hakkındaki 5403 sayılı yasa tarafından sınırlayıcı bir hüküm getirilmemiştir. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre özel kanun vasfına sahiptir. Bu bakımdan özel kanunda hüküm bulunmayan haller bakımından genel nitelikli kanun olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun uygulanması gereği açıktır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.642 “Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir.” hükmünün terekeyi oluşturan tarım arazileri bakımından da uygulanması gereği açıktır.

 

c) Yöntem Bakımından

Mirasçılar, terekede bulunan tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazinin mülkiyeti hakkında;

  • Bir mirasçıya veya yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini karşılaması durumunda birden fazla mirasçıya devrini,
  • 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 373 üncü ve devamı maddelerine göre kuracakları aile malları ortaklığına veya kazanç paylı aile malları ortaklığına devrini,
  • Mirasçıların tamamının miras payı oranında hissedarı oldukları 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuracakları limited şirkete devrini,
  • Mülkiyetin üçüncü kişilere devrini,

kararlaştırabilirler.

 

Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, mirasçılardan her biri yetkili sulh hukuk mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu durumda sulh hukuk hâkimi tarımsal arazi veya yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin;

  • Kişisel yetenek ve durumları göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilen ehil mirasçıya tarımsal gelir değeri üzerinden devrine, birden çok ehil mirasçının bulunması hâlinde, öncelikle asgari geçimini bu yeter gelirli tarımsal arazilerden sağlayan mirasçıya, bunun bulunmaması hâlinde bu mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine, ehil mirasçı olmaması hâlinde, mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine karar verir.
  • Birden fazla ehil mirasçı olması ve bu mirasçıların miras dışı tarımsal arazilere sahip olması durumunda, bu mirasçıların mevcut arazilerini yeter gelirli büyüklüğe ulaştırmak veya bu arazilerin ekonomik olarak işletilmesine katkı sağlamak amacıyla hâkim, tarım arazilerinin yeter gelir büyüklüğünü aramaksızın bu mirasçılara devrine karar verebilir.
  • Mirasa konu yeter gelirli tarımsal arazinin kendisine devrini talep eden mirasçı bulunmadığı takdirde, hâkim satışına karar verir. Bu suretle yapılacak satış sonucu elde edilen gelir, mirasçılara payları oranında paylaştırılır.

 

Yeter gelirli tarımsal araziler birden çok yeter geliri sağlayan tarımsal arazi büyüklüğüne bölünebiliyorsa, sulh hukuk hâkimi bunlardan her birinin mülkiyetinin, yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde mirasçılara ayrı ayrı devrine karar verebilir.

Yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin mirasçılardan birine devredilmesinden itibaren yirmi yıl içinde bu arazilerden tamamının veya bir kısmının tarım dışı kullanım nedeniyle değerinde artış meydana gelmesi durumunda; devir tarihindeki arazinin parasal değeri tarım dışı kullanım izni verilen tarihe göre yeniden hesaplanır. Bulunan değer ile arazinin yeni değeri arasındaki fark, diğer mirasçılara payları oranında arazinin mülkiyetini devralan mirasçı tarafından ödenir. Kanun koyucu burada mirasın paylaşılması sonucu kendisine tarım arazisi devredilmeyen mirasçıların mağdur olmalarını önlemek istemiştir. Bunun en basit örneği olarak imara açılan tarım arazilerine inşaat yapılması durumudur.

 

Paylaşımda Uyulması Gerekli Asgari Sınırlar

Asgari tarımsal arazi büyüklüğü, bölge ve yörelerin toplumsal, ekonomik, ekolojik ve teknik özellikleri gözetilerek Bakanlık tarafından belirlenir. Belirlenen asgari büyüklüğe erişmiş tarımsal araziler, bölünemez eşya niteliği kazanmış olur.

Asgari tarımsal arazi büyüklüğü; mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemez. Bakanlık asgari tarımsal arazi büyüklüklerini günün koşullarına göre artırabilir. Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez. Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz. Ancak, tarım dışı kullanım izni verilen alanlar(örneğin imara açılan bölgeler) veya çay, fındık, zeytin gibi özel iklim ve toprak ihtiyaçları olan bitkilerin yetiştiği alanlarda arazi özellikleri nedeniyle belirlenen asgari tarımsal arazi büyüklüğünden daha küçük parsellerin oluşması gerekli olduğu takdirde, Bakanlığın uygun görüşü ile daha küçük parseller oluşturulabilir. Yatırım programında yer alan kamu yatırımı projeleri muhtevasında yapılan zorunlu ifraz işlemlerinde Bakanlık onayı aranmaz.

5403 sayılı yasada m.3(ı)’da “Yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü: Bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak il ve ilçelerin ekli (1) sayılı listede belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini” diyerek yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğünü ayrıca açıklama gereği duymuştur. Tarımsal arazinin büyüklüğüne ilişkin olarak kanun m.3’te H ve I bentlerinde iki ayrı koşul getirmektedir ve bunlara ortak uyum şartı aramaktadır. Belirlenen arazinin bölünmesinde hem asgari büyüklüğü sağlaması hem kanunun eki niteliğindeki tabloda verilen dört tasniften birinde yer alması durumunda tabloya göre yeter gelirli olması şartı aranmıştır.

İl ve ilçelerin yeter gelirli tarımsal arazi büyüklükleri bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak bu Kanuna ekli (1) sayılı listede belirlenmiştir. Tarımsal araziler bu Kanuna ekli (1) sayılı listede belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin altında ifraz edilemez, bölünemez. Tarımsal arazilerin bu niteliği şerh konulmak üzere Bakanlık tarafından ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir. Yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin hesaplanmasında, aynı kişiye ait ve Bakanlıkça aralarında ekonomik bütünlük bulunduğu tespit edilen tarım arazileri birlikte değerlendirilir. Yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımları Bakanlığın izni ile satılabilir. Bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre bu Kanuna ekli (1) sayılı listede Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile değişiklik yapılabilir.(5403 s.k. m.8/A).

Yapılan düzenlemeden anlaşılmaktadır ki kanun koyucu tarımsal arazinin düzenlemeye aykırı olarak yalnızca küçük parsellere bölünmesini engellemekle kalmamış aynı zamanda hisselendirilmesinin de önüne geçmiştir. Öngörülen sınırların altında paylı mülkiyet kurulması da bu şekilde önlenmiş olmaktadır.

 

Diğer Mirasçıların Paylarının Ödenmesi

Sulh hukuk hâkimi, mülkiyetin devrini uygun bulduğu mirasçıya, diğer mirasçıların miras paylarının bedelini mahkeme veznesine depo etmek üzere altı aya kadar süre verir. Mirasçı tarafından talep edilmesi hâlinde altı ay ek süre verilebilir. Belirlenen süreler içinde bedelin depo edilmemesi ve devir hususunda istekli başka mirasçı bulunmaması durumunda sulh hukuk hâkimi, tarımsal arazinin veya yeter gelirli tarımsal arazinin açık artırmayla satılmasına karar verir.

Kendisine yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyeti devredilen mirasçılardan, diğer mirasçıların paylarının karşılığını öz kaynakları ile ödeyemeyecek durumda olanların bu ödemeleri gerçekleştirmek için bankalardan kullanacakları kredilere Bakanlığın ilgili yıl bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak üzere faiz desteği verilebilir. Verilecek kredi miktarı diğer mirasçıların payları karşılığı tutarın toplamından fazla olamaz. Bu fıkra uyarınca verilecek kredilere ve yapılacak faiz desteğine ilişkin usul ve esaslar Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın ve Bakanlığın müşterek teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.(5403 s.y. m.8/D)

Kendisine yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyeti devredilen mirasçının, devir sebebiyle diğer mirasçılara payları karşılığı ödemesi gereken bedel ile miras bırakanın borcu dolayısıyla daha önce yeter gelirli tarımsal arazi üzerinde kurulmuş bulunan rehin konusu alacaklar birbiriyle denkleştirilir. Bakiye bir tutar kalırsa diğer mirasçılara payları oranında ödenir.(5403 s.y. m.8/Ğ)

Kanunun getirdiği yeniliklerden belki de en büyüğü “alım bedeli” diyebileceğimiz denkleştirme bedelinin mahkeme veznesine depo edilmesine ilişkin 6(altı) aylık süre ve talep edilmesi durumunda tekrardan altı aylık bir süre verilmesine imkan sağlanmasıdır. Kanun kredi kolaylıkları kapsamında yapılacak düzenlemelerde bulunmuştur. Bu kapsamda TMK’da ki gibi mirasçıların zoraki “kazanç paylı aile malları ortaklığı” kurmalarının da önüne geçilmiş oldu.

Yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin mirasçılardan birine devredilmesinden itibaren yirmi yıl içinde bu arazilerden tamamının veya bir kısmının tarım dışı kullanım nedeniyle değerinde artış meydana gelmesi durumunda; devir tarihindeki arazinin parasal değeri tarım dışı kullanım izni verilen tarihe göre yeniden hesaplanır. Bulunan değer ile arazinin yeni değeri arasındaki fark, diğer mirasçılara payları oranında arazinin mülkiyetini devralan mirasçı tarafından ödenir. (5403 s.y. m.8/C-f.son)

Kanun koyucunun tarım dışı kullanım izninin verildiği tarihe göre belirlediği zamanaşımını TBK m.146 ile birlikte değerlendirmek gerekmektedir. Bu anlamda tarım arazisinin amacı dışında kullanıldığı an değil bu kullanıma ilişkin iznin verildiği tarih ve bu tarihe göre belirlenecek denkleştirme bedeli üzerinden diğer mirasçılar hak talebinde bulunabileceklerdir. Bu duruma örnek olarak tarımsal arazilerin imara açılması sonrası elde edilen gelir gösterilebilir.

 

Tarımsal Taşınırların ve Sanayi İşletmelerinin Devri

Yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyeti kendisine devredilen kişi, bu araziler için zorunlu olan araç, gereç ve hayvanların mülkiyetinin gerçek değerleri üzerinden kendisine devredilmesini isteyebilir.

8/C maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükmü gereğince mirasçılar arasında limited şirket kurulması hâlinde yeter gelirli tarımsal araziler için gerekli olan taşınırlar da şirket mal varlığına dâhil edilir. (5403 s.y. m.8/E)

Yeter gelirli tarımsal arazilere sıkı şekilde bağlı bir yan sınai işletme mevcut ise yan sınai işletme ile yeter gelirli tarımsal arazilerin mülkiyeti bir bütün olarak istemde bulunan ve ehil görülen mirasçıya gerçek değeri üzerinden devredilir.

Mirasçılardan birinin itiraz etmesi veya birden çok mirasçının kendilerine devir istemesi hâlinde sulh hukuk hâkimi yeter gelirli tarımsal arazi ve yan sınai işletmenin ekonomik gelir ve bütünlüğünü sürdürme imkânını ve mirasçıların kişisel durumlarını göz önünde bulundurarak yan sınai işletmenin birlikte veya ayrı olarak devrine ya da satışına karar verir.

8/C maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gereğince mirasçılar arasında limited şirket kurulması hâlinde yeter gelirli tarımsal arazilere sıkı şekilde bağlı olan yan sınai işletme de şirketin mal varlığına dâhil edilir. (5403 s.y. m.8/H)

Yan sınai işletme, yeter gelirli tarımsal arazilere ait ürün depolama, koruma, işleme ve pazarlama gibi faaliyetlere yönelik tesisleri İfade eder. (5403 s.y. m.3/1/u)

TMK’nın tarım arazilerine ilişkin mülga m.6677(2)hükmüne göre tarımsal işletme gelir değeriyle, sınai işletme sürüm değeriyle özgülenirken 5403 sayılı yasa gerek yan sınai işletme gerekse taşınırların devrinin “gerçek değeri” üzerinden yapılacağını belirtmiştir.

 

Murisin İradesinin Sınırlandırılması

Yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyen ve buna ehil tek mirasçı olduğu anlaşılan mirasçının bu konudaki istem hakkı, ölüme bağlı tasarrufla ortadan kaldırılamaz. Mirastan çıkarma, mirastan yoksunluk ve mirastan feragat hâlleri saklıdır.

Birden çok mirasçıda devir koşullarının bulunması hâlinde, kendisine devir yapılacak mirasçı ölüme bağlı tasarrufla belirlenebilir. Belirlenen bu mirasçıya itiraz edilmesi durumunda, ehil mirasçı sulh hukuk hâkimi tarafından belirlenir.(5403 s.y. m.8/F)

5403 saylı yasa kapsamında yapılan düzenleme TMK’nın tarım arazilerinin paylaşılmasına ilişkin mülga hükümleri karşısında eksik ve hatalı bir düzenlemedir. Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunuölüme bağlı tasarruf karşısında tek ehil mirasçı olması durumu korunmuşsa da ehil mirasçının birden fazla olması durumunda ölüme bağlı tasarrufun ne şekilde etkileyeceği belirsizlik oluşturmaktadır. Kanun birden fazla ehil mirasçı olması durumunda miras bırakana seçme hakkı vermesi karşında buna itiraz edilebileceğinden bahsetmiş olup bu itirazın tenkis veya denkleştirme anlamında değil mirasa konu terekenin el değiştirmesindeki isabetsizliğe karşı yapılan bir itiraz olarak anlamak gerekir. Kanun koyucu birden fazla ehil mirası olduğu kabulünden yola çıkıp itiraz edilmesi karşısında Sulh Hukuk Mahkemesi hakimi tarafından ehil mirasçı seçilmesi durumundan bahsetmiştir. Düşünüyoruz ki hakim burada ehil mirasçıyı değil 5403 sayılı yasanın m.8/C(2-3)’e göre belirlenen ehil mirasçılar arasından daha ehil olanını seçme yoluna gidecektir, düzenlemeden çıkarılabilecek en makul netice budur.

 

Avukat Ahmet AKYÜZ / İZMİR

 

 

#Miras Avukatı  #Tarım Arazileri  #Mirasın Taksimi Avukatı  #İzmir Miras Avukatı  #Mirasın Paylaşılması   #İzmir Hukuk Bürosu

#İzmir Mirasın Paylaştırılması  #Gaziemir Hukuk Bürosu  #Sarnıç Avukatlık Bürosu  #İzmir Miras Hukuku  #Arsa Mirası Avukatı

#Gaziemir Sarnıç Avukat  #Menderes Avukat  #Torbalı Avukat  #Güzelbahçe Avukat  #İzmir Miras Davası Avukatı  #Miras Davası Avukatı