× Anasayfa Çalışma Alanları Makaleler İletişim




0553 223 83 90 info@avahmetakyuz.com

Mülkiyet Hakkı

Mülkiyet Hakkı


Mülkiyet kavramının TMK’da açıkça tanımı yapılmamasına rağmen; unsurları kanunda belirtilmiştir. Mülkiyet hakkının içeriğinin düzenlendiği TMK 683. maddesinde; bir şeye malik olan kimsenin, hukuk düzeninin sınırları içerisinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğu ve her türlü haksız el atmanın önlenmesinin de dava edebileceği hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla mülkiyet hakkı, kişiye eşya üzerinde tam ve en geniş yetkiler sağlayan bir aynî haktır.

Mülkiyet hakkına, TMK’nın yanı sıra Anayasa’da da yer verilmiştir. Anayasa’nın 35. maddesinde de; herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu ve bunun ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla mülkiyet hakkı, anayasal güvenceye bağlanmış temel bir haktır.

Ayrıca mülkiyet hakkı, diğer bütün hakların kendisinden türediğinin kabul edilmesi nedeniyle hakların anası olarak da nitelendirilmektedir. Bununla birlikte hukuk düzeninin, bu yetkileri az veya çok kısıtlamış olması, mülkiyetin aynî haklar içinde en geniş yetkiyi sağladığı yolundaki temel fikri değiştirmez.

Mülkiyet hakkı kişiye en geniş yetkileri vermekle kalmaz aynı zamanda devamlılık arz eder. Buradan kasıt şudur; mülkiyet hakkı elden ele dolaşarak belirsiz bir zaman içinde devam edebilmek özelliğine sahiptir. Diğer taraftan mülkiyet hakkı öyle bir haktır ki malik bu hakkını kullanırken kanuni sınırlamalar içerisinde kalmak kaydıyla kimseye hesap vermek zorunda değildir ve herkese karşı bu hakkını ileri sürebilir.

Mülkiyet hakkı hukuki niteliği gereği; ayni, tekelci ve ayrıca parasal değer taşıdığı için bir malvarlığı hakkıdır. Bununla birlikte belirli bir süre kullanılmamakla zamanaşımına uğramaz.

 

Konusu

Ayni bir hak olan mülkiyetin konusu, maddi nitelikte olan, üzerinde hakimiyet kurulabilecek iktisadi değeri olan her türlü taşınır ve taşınmaz maldır. Dolayısıyla maddi nitelikte olmayan şeyler mülkiyet hakkının konusuna girmezler. Anayasanın 35. maddenin gerekçesinde de mülkiyet hakkının para ile ölçülebilen tüm değerleri ifade ettiği açıkça belirtilmektedir.

 

Kapsamı

Mülkiyet hakkı, konusu olan eşyanın tamamını kapsar. Yani mülkiyet hakkının kapsamına, asıl eşya ile birlikte onun bütünleyici parça ile eklentileri de dahildir. Mülkiyet hakkının kapsamı 4721 sayılı TMK’nın 684. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Şöyle ki;

 

  • Bütünleyici parça

Madde 684- Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça, yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır.

 

  • Doğal ürünler

Madde 685- Bir şeyin maliki, onun ürünlerinin de maliki olur. Ürünler, dönemsel olarak elde edilen doğal veya hukukî ürünler ile bir şeyin özgülendiği amaca göre âdetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen diğer verimlerdir. Doğal ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçasıdır.

 

  • Eklenti

Madde 686- Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar. Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.

 

  • Eklenti sayılmayanlar

Madde 687- Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici olarak kullanması veya tüketmesi için özgülenen ya da asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan sadece korunmak, satılmak veya kiraya verilmek üzere onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz.

 

Dolayısıyla mülkiyet hakkı; sadece konusu olan asıl eşyayı değil, bu eşyanın bütünleyici parçalarını, doğal ürünlerini ve eklentisini de kapsar. Anayasa, mülkiyet hakkının kapsamının belirlenmesini kanun koyucunun takdirine bırakmıştır. Ancak kanun koyucu, mülkiyet hakkının kapsamını tayin ederken Anayasa’da yer alan hükümlere uygun davranmak zorundadır. Örneğin Anayasa’nın 35. maddesi, özel mülkiyeti kabul ettiğine göre kanun koyucunun özel mülkiyeti tamamen ortadan kaldıracak düzenlemeler yapması mümkün değildir.

 

MÜLKİYETİN TÜRLERİ

 

Eşya üzerindeki mülkiyet hakkı bir veya birden çok kimseye ait olabilecektir ve ilk halde tek başına ikinci halde ise ortak mülkiyetten söz edilecektir. Bu kapsamda belirtilmesi gerekir ki ortak mülkiyet de maliklerin karşılıklı hak ve ilişkilerine göre, paylı (müşterek) mülkiyet –elbirliği ile (iştirak halinde) mülkiyet olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

 

A- Paylı Mülkiyet

4721 sayılı TMK’nın 688. Maddesinde belirtildiği üzere; ‘‘Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir.’’ şeklinde düzenlenmiştir.

Açıkça anlaşılıyor ki birden fazla kimse, bir mala hisseleri oranında malik olup da, bu hisseleri bilfiil taksim edilmemiş bulunursa buna “paylı mülkiyet” denilmektedir.

 

B- Elbirliği Mülkiyeti

4721 sayılı TMK’nın 701. Maddesi’nde de belirtildiği üzere;‘‘Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.’’ şeklinde düzenlenmiştir.

Burada da anlaşılacağı üzere; birden fazla kimsenin bir malın tamamına sahip olmaları halinde “elbirliği ile mülkiyet” söz konusu olacaktır. Elbirliği ile mülkiyetin özelliği, hissedarlar malın tamamına malik olduklarından, iştirak devam ettiği müddetçe taksim ve hisselerde tasarruf edilememesidir.

Elbirliği ile mülkiyette tüzel kişilik olmadığından, ancak kanun tarafından öngörülen hallerde söz konusu olur. Kısaca bir ortaklık, ancak kanun tarafından kendisine bu nitelik tanınmışsa elbirliğiyle ortaklıktır. Elbirliği ile mülkiyet konusunda verilebilecek en tipik örnek “miras ortaklığıdır”.

 

ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİN PAYLI MÜLKİYETE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ

 

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 644. maddesi bu hususu düzenlemektedir.

Madde 644- Bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder.

Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir.

Terekeye dahil diğer hakların ve alacakların paylar oranında bölünmesi hususunda da yukarıdaki hükümler uygulanır.

Elbirliği mülkiyet paylı mülkiyete; Tapu Müdürlüğü tarafından yahut mahkeme tarafından dönüştürülebilmektedir.

 

A- Tapu Müdürlüğü Tarafından Elbirliği Mülkiyetin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi

            Muris adına kayıtlı bulunan taşınmazlarda; mirasçılardan herhangi birinin, alınan veraset belgesine göre intikal talep edilmesi halinde elbirliği halinde mülkiyet esasına göre tescil işlemleri yapılacaktır. 

Tebligat yapılarak, elbirliği halindeki mülkiyetin paylı mülkiyet esasına göre tescili; iştirak halinde tescilli taşınmazların tescile dayanarak veraset belgesine göre talep edilmesi halinde tüm mirasçılara Tapu Sicil Müdürlüğünce 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri doğrultusunda tebligat yapılarak müşterek mülkiyet esasına göre tescil işlemleri yapılması gerekmektedir.

 

B- Mahkeme Tarafından Elbirliği Mülkiyetin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi

Taraflar eğer isterlerse ayrıca elbirliği mülkiyetini paylı mülkiyete dönüştürmek için dava açabilirler. İşbu dava bakımından elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davasında görevli mahkeme Sulh Hukuk mahkemesi olacaktır. Yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Mahkeme tarafından elbirliği mülkiyetin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davası bir veya birkaç mirasçı tarafından diğer mirasçılara karşı açılır.

Davaya bakan sulh hukuk hakimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder ve elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmaması durumunda istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir.(TMK 644)

Mahkemece elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine karar verilirken hüküm fıkrasında her bir paydaşın payının infazda tereddüde mahal vermeyecek biçimde ayrı ayrı gösterilmesi gerekmektedir. Veraset ilamına atıfta bulunmakla suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozma sebebi olacaktır.

 

Avukat Ahmet AKYÜZ / İZMİR

 

 

#Taşınmaz Avukatı  #İzmir Avukat  #Mülkiyet Avukatı  #İzmir Tapu Avukatı  #Gaziemir Mülkiyet Avukatı  #Sarnıç Avukatı  #Aynen Taksim
#İzmir Ortaklık Avukatı #Gaziemir Hukuk Bürosu  #Sarnıç Avukatlık Bürosu  #Paylı Mülkiyet  #Elbirliği Mülkiyeti  #İzmir Hukuk Bürosu
#Gaziemir Sarnıç Avukat  #Menderes Arsa Avukat  #Torbalı Tapu Avukat  #Karabağlar Avukat  #Ortaklığın Giderilmesi Davası  #Mülkiyet