Eser Sözleşmesi
Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği bir iş görme sözleşmesidir. Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmek iken eser sahibinin edimi ise ücret ödemektir. Eser sözleşmesinin meydana gelmesi için, tarafların bu konudaki iradelerinin uyuşması gerekir yani meydana getirilecek eser ve bunun karşılığında ödenecek olan bedel hususunda anlaşmış olmaları gerekmektedir. Yargıtay bir kararında eser sözleşmesini şöyle tarif etmiştir ‘‘İş sahibinin ödemeyi borçlandığı bir bedel karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirip teslim etmeyi üstlendiği sözleşmeye "eser sözleşmesi" denir .’’ Bu tanıma göre Eser Sözleşmesi’nin karşılıklı, tam iki tarafa borç yükleyen, herhangi bir şekle tabi olmayan, rızai nitelikte bir iş görme sözleşmesidir.
1) Bir Eser Meydana Getirme
Eser Sözleşmesi bir iş görme borcu doğuran sözleşme olmakla birlikte; bu sözleşmenin konusu açısından önemli olan, çalışmanın(iş görme faaliyetinin) kendisinden çok bu çalışmadan ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi mümkün sonuçtur. Günümüzde ortaya çıkan bu sonucun mutlaka maddi bir şey olması görüşü terk edilmiştir. Bu anlamda eser kavramı, maddi olmayan şeyleri de kapsar. Söz gelimi, bir konser verilmesi, ücret karşılığı seyredilen havai fişek gösterisi, bir yarış atının eğitilmesi gibi durumlar eser sözleşmesinin konusunu oluşturabilecektir.
Eser Sözleşmesinde, maddi olmayan ‘‘netice’’ ancak niteliği bakımından bir çalışma sonucu olarak vaat edilebilmeye elverişli olduğu takdirde eser sözleşmesinin konusu oluşturabilir. Bu nedenle özel bir öğretim sözleşmesi, bir hastalığın tedavisi, genel cerrahi bir ameliyata ilişkin sözleşmeler eser sözleşmesi olarak kabul edilmez. Çünkü bu tür sözleşmelerde sonuca ulaşılması, yükümlülük altına giren kişinin iradesi ve gücü dışındadır. Dolayısıyla yükümlülük altına giren kişi ‘… bu sonucu gerçekleştireceğim’ diye bir yükümlülük altına giremez. İşte bu nedenlerle bu tür sözleşmeler eser sözleşmesi olarak kabul edilmez. Meydana getirme kavramının geniş yorumlanması gerektiği ve bunun içine yeni bir eser ortaya koyma kadar, var olan bir eseri değiştirmenin veya tamirinin de girdiği kabul edilmektedir.
Bu durumda yeni bir yol, köprü, bina inşası, kanal açılması, alet, mobilya imali, elbise ve başka giyim eşyasının dikilmesi, elektrik tesisatı, bir kitabın ciltlenmesi ve basılması, bir binanın yıkılması, odun kırılması, bir ormanın açılması, ayakkabı ve saat tamiri de meydana getirme olarak değerlendirilebilecektir.
2) Ücret Ödenmesi veya Ücret Ödemenin Vaat Edilmesi
Eser sözleşmesinde, iş sahibinin meydana getirilecek eser karşılığı olarak ücret ödemeyi taahhüt etmesi sözleşmenin asli unsurudur. Eğer belirli bir emek sonucunun ivazsız olarak meydana getirilmesi taahhüt edilmişse kural olarak bir eser sözleşmesinden değil vekâlet sözleşmesinden bahsedilir. Üretilecek eser karşılığında verilecek olan ücret taraflarca açık veya örtülü olarak belirlenmiş olabilir. Taraflar arasında, eser karşılığında bir ücret ödeneceği sözleşmede kararlaştırılmamış olsa bile TBK.m.470 gereği uygun bir ücret ödenmesi gerekir. Eserin ücretsiz olarak meydana getirilmesi isteniyorsa bu hususun açıkça kararlaştırılmış olması şarttır.
3) Tarafların Anlaşması
Eser Sözleşmesinin meydana gelmesi için, tarafların meydana getirilecek eser ve karşılığında ödenecek ücret konusunda anlaşmış olmaları gerekmektedir.
1) Hizmet Sözleşmesi
Kural olarak şekilsizlik ilkesi bu sözleşme tipi için de uygulanmaktadır. TBK m.12/1’deki Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. genel kuralının yanı sıra, Türk Borçlar Kanunu’nun Hizmet Akdinde şekil konusunu ele alan 394.maddesinde, ‘‘aksine bir hüküm bulunmadıkça, hizmet sözleşmesinin özel bir şekle tabi olmadığı’’ , hükmü düzenlenmiştir. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nda olmasa bile diğer özel nitelikli kanunlarda bu hükmün istisnaları düzenlenmiştir. İş sözleşmesi için benimsenen istisnalar; belirli süresi bir yıl veya daha uzun, sürekli iş sözleşmelerinin (İş K.m.9/I) yanı sıra Deniz İş Kanunu uyarınca gemi adamları (Den.İş K.m.5), Basın İş Kanunu uyarınca gazeteciler (Basın İş K.m.4) ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu uyarınca müdür, diğer yöneticiler ve öğretmenlerle (ÖÖKKm.32/I) yapılacak iş sözleşmelerinin, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu uyarınca “Toplu iş sözleşmesi yazılı olarak yapılmadıkça geçerli değildir” hükmü uyarınca toplu iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılmasını öngören hükümler yer almaktadır. Ayrıca, işçi için, iş sözleşmesinden sonraki sürede, eski işvereniyle rekabet etmeme borcu doğuran rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olması için, diğer şartların yanı sıra yazılı şekilde yapılmış olması gerekir.
2) Pazarlamacılık Sözleşmesi
Kanun Koyucu, pazarlamacılık sözleşmesinin şekli hakkında herhangi bir hüküm öngörmemiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun genel hizmet sözleşmesi hükümleri arasında yer alan 394. maddesinde hizmet sözleşmesinin, kanunda aksine bir hüküm olmadıkça özel bir şekle bağlı olmadığı açık olarak hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla TBK’nun 12. maddesinde yer alan “sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir” hükmü gereğince pazarlamacı ile tacir arasında akdedilen sözleşmenin herhangi bir şekle tâbi olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır.
3) Vekalet Sözleşmesi
Türk Borçlar Kanunu Madde 502’de vekalet sözleşmesi ‘‘vekilin vekalet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Vekalete ilişkin hükümler niteliklerine uygun düştüğü ölçüde bu kanunda düzenlenmemiş olan iş görme sözleşmelerine de uygulanır. Sözleşme veya teamül varsa vekil ücrete hak kazanır’’ şeklinde düzenlenmiştir. Kanunun lafzından da anlaşıldığı üzere vekalet sözleşmesi eksik iki tarafa borç yükleyen(taraflar vekalet ücreti konusunda anlaşırsa tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme halini alır) sürekli borç ilişkisi doğuran, rızai bir sözleşme olup; herhangi bir şekle tabi değildir.
Kural olarak Vekâlet sözleşmesinin akdedilmesi için tarafların sözleşme ehliyetine sahip olmaları gerekir. Ücretsiz bile olsa, vekâlet verenin sözleşme ehliyeti yoksa kendi başına vekâlet sözleşmesi yapamaz. Zira vekâlet sözleşmesi, vekil adına borç doğuran bir sözleşme olmasının yanında, ücret ödeme borcu söz konusu olmasa dahi vekâlet veren adına da çalışma konumuzu da oluşturan birtakım borçlar doğurmaktadır. Diğer taraftan Borçlar Kanunumuza hakim olan şekil serbestisi ilkesi vekâlet sözleşmesinin kurulması bakımından da geçerlidir. Hatta şekle tabi bir hukuki işlemin yapılması için verilen vekaletin de şekle tabi olmasına gerek yoktur. Ancak şekil serbestîsi kuralına istisna olarak Türk Borçlar Kanunu dışındaki bazı kanunlarda vekâlet sözleşmesinin şekil şartına tabi kılındığı da görülmektedir. Mesela Taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının geçirilmesine ilişkin vekalet sözleşmeleri buna örnektir. Tapu Sicil Tüzüğü Md. 13’e göre vekil vasıtasıyla yapılan tescil taleplerinde vekilin bu talebi yapmaya yetkili olduğunu içerir ve noterlik kanununa göre düzenlenmiş vekaletname istenir. Noterlik Kanunu m 89’a göre tapuda işlem yapılmasını gerektiren vekaletnamelerin düzenleme suretiyle yapılması şarttır. Ayrıca Türk Borçlar Kanunu 520/3’e göre simsarlık sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu 515 ve 516’da kredi emrinin ve kredi mektubunun geçerli olması için yazılı şekil şartı öngörülmüştür. HMK. md. 76/ I ve Avukatlık Kanunu’nda (md. 56) dava takibi için verilen vekâletnamelerde durum bu şekildedir.
Tıpkı hizmet sözleşmesi, pazarlamacılık sözleşmesi ve vekalet sözleşmesi gibi Eser sözleşmesi de kural olarak herhangi bir şekle tabi değildir.
Diğer bir ifadeyle kural olarak Eser sözleşmesinde de şekilsizlik geçerlidir. Fakat bu kuralında istisnaları mevcuttur. Örneğin niteliği itibariyle Eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi noterde düzenleme biçiminde , mülkiyeti devir borcu doğuran sözleşmelerin TMK m. 706, Türk Borçlar Kanunu’nun 213, Noterlik Kanunun 60 ve Tapu Kanununun 26. maddeleri uyarınca resmi şekilde , Kamu İhale Kanunu kapsamında kalan sözleşmelerin adi yazılı şekilde ve Devlet İhale Kanunu kapsamında yapılacak ihaleler için hazırlanan eser sözleşmelerinin noterde onaylama biçiminde yapılma zorunluluğu söz konusudur.
Avukat Ahmet AKYÜZ / İZMİR
#Sözleşme Avukatı #İzmir Avukat #Eser Sözleşmesi Avukatı #İzmir Hukuk Avukatı #Gaziemir Avukatı #İzmir HukukBürosu
#İzmir Sözleşme Avukatı #Gaziemir Hukuk Bürosu #Sarnıç Avukatlık Bürosu #İzmir Eser Sözleşmesi #Sözleşme Davası Avukatı
#Gaziemir Sarnıç Avukatı #Menderes Avukat #Torbalı Avukat #Karabağlar Avukat #Hukuk Tazminatı Avukatı #Hizmet Sözleşmesi